“Otomatik Portakal”ın tanımı şöyle: İnsanlığın en zeki varlıkları olan hayvanlar, insanları sistemli bir şekilde kontrol ederek onları otomatik bir makineye dönüştürenlere karşı kalemimle savaşmaktan başka bir şey yapamıyorum… … Cockney argosunda “Uqueer as as clockwork orange” diye bir deyiş vardır. Bu deyiş, en garip kişiyi ifade eder. Bu ifade, uzun zamandır bir kitap başlığında kullanmak istediğim bir ifade. Malezya’da “orang” kelimesi ise “canlı” anlamına gelir. Bu deyiş, rengi ve hoş kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bir hikayeye tam olarak uyar. -Anthony Burges-
Karanlık bir gelecek atmosferi… Geceleyin sokaklarda dehşet salan, şiddetle dolu gençler… Toplumsal bir uyarı mı? Kara mizah mı? Özgür iradenin sorgulanışı mı?.. “Otomatik Portakal” bunların hepsi ve aynı zamanda dikkat çekici bir dil deneyimi sunar, çünkü Burgess, ana karakter için yeni bir dil olan “nadsat”ı yaratır.
… ve Stanley Kubrick’in efsanevi film uyarlaması, bu yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın ününü daha da artırmıştır…
Özgür irade, şiddet, suç, birey-toplum çatışması gibi konuları ele alan “Otomatik Portakal”, pek çok ödül kazanırken birçok esere de ilham kaynağı olmuştur. Baskıcı bir yönetimi eleştiren, suç makinesi bir çetenin lideri Alex’i konu alan bu eser, gençlerin pop kültürü ve şiddete kapılmasını güçlü bir şekilde eleştirir. Eseri okuyarak suçu, suçluyu, kurbanı ve toplumu farklı açılardan görebilirsiniz. Ve hikayenin nasıl bittiğini öğrenmek istiyorsanız, kitabı indirip okumanızı öneririz.
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum…
…
Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. “Uqueer as as clockwork orange”. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya’da “canlı” anlamına gelen “orang” sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikayeye çok iyi oturduğunu düşündüm…
-Anthony Burges-
Karabasan gibi bir gelecek atmosferi… Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler… Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu “nadsat”ı.
… ve Stanley Kubrick’in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir…
Özgür irade, şiddet, suç, birey – toplum çatışması gibi konuların ele alındığı Otomatik Portakal, pek çok ödüle layık görülürken pek çok yapıta da ilham olmuştur. Baskıcı bir yönetime kafa tutan suç makinesi bir sokak çetesinin lideri olan Alex’i konu alan eser, gençlerin pop ve şiddet kültürüne kapılıp gitmesini ağır bir biçimde eleştiriyor. Suçu, suçluyu, kurbanı, toplumu farklı bakış açılarıyla görmek için Otomatik Portakal kitabını satın alabilirsiniz.
«Otomatik Portakal» Aziz Üstel kitabının telif hakkı sahibiyseniz ve onu kitap sitemizden kaldırmamızı istiyorsanız lütfen bize abuse.knigi@gmail.com adresinden e-posta gönderin, biz de onu en kısa sürede kaldıralım.
Bir yanıt yazın