Beyza Alkoç’un kaleminden çıkan “Kar Küresi”, okuyucularını sihirli ve gizemli bir dünyaya taşıyan, büyüleyici bir roman. Karla kaplı bir kasabada geçen bu hikaye, hem duygusal hem de heyecan verici bir yolculuk vaat ediyor.
“Kar Küresi”, küçük bir kasabada meydana gelen esrarengiz olayları merkezine alıyor. Kasabanın sakinleri, bir gece ansızın ortaya çıkan ve her şeyi kaplayan dev bir kar küresiyle karşılaşır. Bu kar küresi, sadece dışarıdan bakıldığında değil, içindeki gizemlerle de dikkat çeker. Ana karakter, kar küresinin ardındaki sırları çözmeye çalışırken, hem kendi geçmişiyle hem de kasabanın karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Her kar tanesi, kasabanın gömülü sırlarını ve unutulmuş anılarını açığa çıkarır. Kar küresinin içindeki dünya, hem büyüleyici hem de tehlikeli bir yolculuğun kapılarını aralar.
Beyza Alkoç’un 2024 yılında yayımlanan “Kar Küresi” romanı, sürükleyici kurgusu ve etkileyici anlatımıyla öne çıkıyor. Alkoç’un yarattığı atmosfer ve karakter derinliği, okuyucuları gizemli ve büyülü bir dünyada gezintiye çıkarıyor.
Ve bu kar küresinin ardındaki gizemlerin ne olduğunu ve ana karakterimizin bu esrarengiz bulmacayı nasıl çözdüğünü öğrenmek istiyorsanız, kitabı indirip okumanızı öneririz. Beyza Alkoç’un etkileyici anlatımıyla, “Kar Küresi”nin sayfalarında kaybolun ve bu büyüleyici hikayenin derinliklerine dalın!
Seni yanıma, tüm dünyayı karşıma almak istiyorum.
Hava soğuktu, rüzgar acımasız. Burası bir kar küresiydi, biz de içindeki figürler. Gün gelecekti, birileri bu kar küresini eline alıp sallayacaktı. Kar yağıyor sanacaktık oysa altüst olacaktık…
Eylül, kışın en soğuk günlerinden birinde kendisini Abant Gölü’nün yakınlarında ormanlık bir alanın içine kurulmuş Kar Küresi Psikolojik Destek Merkezinde bulduğunda başına geleceklerden habersizdi. Buraya yalnızca psikolojik destek almak için geldiğini sanan Eylül kendisini bambaşka bir sona doğru giderken bulacaktı. Önce Merih’le tanışacak, sonra Merih’te kendisini bulacaktı. “Biz buradayız,” diyecekti Merih ona, “ve bunlar yaşanıyor.”
Bu hikaye Eylül’ün ve Merih’in altüst olmalarının hikayesi. Birlikte dibe batmalarının ve ışıksız kalmalarının hikayesi… Hiçbir gülümsemesi içten olmayan, gözü hep uzaklarda bir yerlere dalan, ne olduğunun bilinmezliğinde oradan oraya savrulan, kanatlarını göremediği için kendisini çirkin sanan tavus kuşlarının hikayesi. Bu hikaye sizin hikayeniz, bu satırları siz yazdınız… Eylül ve Merih’in kış masalının içinde üşümeye hazır mısınız?
Bu doğan güneş var ya Eylül… İşte o bizim için doğmuyor.
«Kar Küresi» Beyza Alkoç kitabının telif hakkı sahibiyseniz ve onu kitap sitemizden kaldırmamızı istiyorsanız lütfen bize abuse.knigi@gmail.com adresinden e-posta gönderin, biz de onu en kısa sürede kaldıralım.
Bir yanıt yazın